Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları Hakkında

Milattan önce 776-393, bazı kaynaklara göre 395, yılları arasında Antik Olimpiyat Oyunları düzenli olarak yapıldı. Ancak, 393 yasaklanmasından sonra oyunların 30 yıl daha gizli şekilde düzenlendiği iddia edilir. Bazı kaynaklara göre ise 426 yılında tamamen ortadan kalkar. Yasaklanma nedeni belki de en açık olanıdır: “Festival pagan tanrısı için düzenlenmektedir.” Zaman uçar, dile kolay 1503 yıl sonra heyecanlar yeniden belirir. 1896 yılında çağdaş anlamda başlayan oyunlardan ilki Atina’da düzenlenir ve oyunlara 80.000 seyircinin katıldığı söylenir. 14 ülkeden 241 yarışmacının katıldığı oyunlar; o günden bugüne kadar, az sayıdaki aksamalara karşın, canlılığını korur. Tokyo 2020’ye ise 5.656 erkek, 5.435 kadın olmak üzere toplam 11.091 sporcu, 203 kafile katıldı ve 93’ü madalya sahibi oldu. Spor dalı çeşitliliği 1896’da 9 iken, 2020’de 37 idi. Katılım süreci incelendiğinde, madalya dağılımı da dahil olmak üzere kapsayıcılığın arttığı söylenebilir. Öyle ya! Asıl mesele, Olimpiyat Ateşi’ni canlı tutmak!

Tokyo Olimpiyat Oyunları zor koşullarda yapıldı. Bir yıl ertelendi. Salgın kasıp kavuruyordu ki halen öyle. Göçler, yangınlar ve bölgesel savaşlar çok can yakıyor. Bu koşullarda oyunlar yüreğimize su serpti her zamanki gibi. Bazı spor dallarında güç kaybına uğramalarına karşın, özellikle atletizm ve yüzme, Amerika Birleşik Devletleri son anda voleybol kadınlar finalinde kazandıkları altın madalya ile ilk sırada yer aldılar. Salon ve plaj voleybolundaki başarılarına bir de teknik adam olarak başarı eklemesi bir insan için heyecan verici olmalı. ABD’nin kadın basketbolunda yedinci kez madalya alması tarihsel bir olgu olarak zihinlere kazıldı. Amerika Birleşik Devletleri sporcuları ve diğer paydaşlar her zamanki gibi güle oynaya, keyifli bir Olimpiyat geçirdiler. Oyunların ruhu zaten bu. Spor ölüm kalım meselesi, başka ülke sporcularını dövme etkinliği de değil.

Doping skandalından dolayı Rusya federasyonu resmi olarak oyunlara katılamasa da Rusya Olimpiyat Komitesi sporcuları çok başarılı bir olimpiyat geçirdiler. Eminim ki, özel durum olmasaydı daha başarılı olurlardı. Çin Halk Cumhuriyeti, son yıllardaki Olimpiyat Oyunları dikkate alındığında, kendini geliştirmeye devam ediyor. Özellikle Çin’den masa tenisinde madalya kapmaları şaşırtıcı olmasa da sürprizdi doğrusu. Hollanda, Fransa ve İtalya, hatta Norveç Tokyo 2020’de fark yaratan ülkeler arasında yer aldılar. İtalya ve Norveç’in atletizm, Fransa’nın takım sporları, Hollanda’nın birçok spor dalındaki başarıları çok göze çarptı. Avusturalya ve Birleşik krallık listenin ilk sıralarına yerleştiler. Avustralya özellikle su etkinliklerinde çok başarılı oldu. Bu ülke gerçekten bilim insanlarının, teknik insanlarının ve politika yapıcıların incelenmesi gereken örnek olay olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanımca, Kanada gibi Avustralya’nın başarısında okuryazarlığın yaygınlığının katkısı çok yüksek. Yüzmeye salt spor olarak bakmamak, yaşam becerisi olarak bakmak lazım. Oryantiring’de öyle.

Oyunların en heyecan verici yarışmalar atletizm, bisiklet, spor tırmanış ve triatlondaydı. Maratonda sürpriz yoktu. İlk kez kadınlar maraton koşusunun ödülünün kapanışta verilmesi yine cinsiyet eşitliği açısından dünyaya verilen güzel bir mesajdı.

Şen şakrak bir doğaya sahip olan insan yaptığı her şeyin de böyle olmasını ister. Bu nedenle Olimpiyat Oyunları değerlidir ve değer yaratan bir etkinliktir. Tokyo’da buna ilişkin birçok örnek yaşadık. Bunlardan birkaçını özetlemek isterim.

  • En dikkat çekicileri arasında Karsten Warholm’un çığlık çığlığa yarışa başlaması, bitirmesi ve kutlaması vardı. Bu yarışta Olimpiyat tarihine bir not daha düşüldü. Her kazananın bir rakibe ihtiyacı vardır. Bu yarışta, Rai Benjamin; Warholm'un elinden gelenin en iyisini yapması için onu destekledi. İkisi de sınırları hakkıyla zorladı ve sanki zorlamaya devam edecekler.
  • Yüksek atlamada nefis bir final yarışması izledik. Yarışma hem Katar’lı Mutaz Essa Barshim hem de İtalyan Gianmarco Tamberi'nin altın madalya kazanmasıyla sona erdi. Sporcular ünvanı paylaştılar ve büyük kutlamaya yol açtılar. Her ikisi de unvanın tek sahibi olmak için yarışabilirlerdi. Bunun yerine, kurallar arasında yer var ama davranışı öne çıkarmak isterim, tarihe güzel bir not düştüler.
  • Diğer bir örnek Mijaín López Núñez’di. Kübalı Grekoromen güreşçi Núñez, 2008, 2012, 2016 ve 2020 Yaz Olimpiyatlarında altın madalya kazandı. Núñez ayrıca beş kez Dünya Güreş Şampiyonu olmuş, beş kez de Pan American Güreş Şampiyonu olmuştur. 39 yaşındaki bu sporcunun istikrarlı başarıları sanırım önemli bir rol model örneğidir.
  • Maratonda Eliud Kipchoge altın madalya kazandı. Bu sonuç zaten bekleniyordu. Eğlenceli ve kararlılık yansıtan örnek ikinci ve üçüncü olan sporcularla ilgiliydi. Yarışı Hollandalı Abdi Nageeye ikinci, Belçikalı Bashi Abdi üçüncü tamamladı. Burada dikkat çeken durum şuydu: İkinci ve üçüncü olan sporcular Somali kökenli atletler. Abdi Ngeeye, Bashi Abdi’yi son birkaç yüz metrede resmen sürükledi. Geriye dönüp sürekli çağırarak motive etti. Bu gayret olmasaydı sanırım yarışın üçüncüsü de Kenya’dan olacaktı. Eliud Kipchoge erkenden hedefe ulaştığı için vatandaşına bu konuda bir şey yapamadı.
  • Sifan Hassan, Tokyo Olimpiyatları Oyunlarına damga vuranlardan birisiydi. 5000 metre ve 10.000 metrede altın madalya ve 1500 metrede bronz madalya kazanan Hassan aynı Olimpiyat Oyunlarında bu etkinliklerde madalya kazanan tarihteki tek atlettir. Genç yaşta Etiyopya'dan Hollanda'ya giderek yeni bir hayat kuran Hassan, önemli bir mülteci öyküsüne de sahip. Konu mülteciler olunca örnek çok; ancak birçoğu hedefledikleri hayata ulaşamadan solup gidiyorlar. Hassan, nadide örneklerden birisi.
  • Allyson Felix 10. Olimpiyat madalyasını kazandı. 400 metre finalinde 10. Olimpiyat madalyasını kazanarak, atletizm dalında en çok madalya kazanan Amerikalı atlet olarak Carl Lewis ile eşleşti. Ayrıca 13'ü altın olmak üzere 18 dünya şampiyonası madalyası var.
  • Aynı gün Japon iki kardeşin, Abe Uta ve Abe Hifumi, judoda altın madalya kazanması anlamlı izler bıraktı izleyicilerde.
  • Janja Garnbret, büyük ölçüde ustalık gerektirenkaya tırmanışı ve liderlik performansları sayesinde Olimpiyatlarda spor tırmanışta altın madalya kazanan ilk kadın oldu. Kadınlar kombine finalinin öncesinde herkesin favorisi olarak kabul edilen Garnbret, üç zorlu problemin ikisini tamamladı. Daha sonra rakiplerinden daha yükseğe tırmandı.

Kapanış törenindea kıta temsilcilerinin yanısıra mülteciler adına temsilin olması, “hızlı, yüksek, güçlü’ye eklenen “birlikte” ilkesinin pratikte de öne çıkması şahaneydi. Bu ilkenin kapsamındaki iki yansıma cinsiyet eşitliği ve paydaş birlikteliğiydi. Kapanış töreni ile Paris’teki devir alma töreni uyumu Olimpiyat Oyunlarının dünya barışı, birliktelik, dayanışma ve empati konusundaki duyarlığının güzel bir göstergesiydi.

Bize gelince! Gerek çevremden gerekse sosyal medyadan edindiğim izlenim; izlenme oranının yüksek olduğu yönündeydi. Bu, mutluluk verici bir durumdur çünkü Olimpik spor dalları halkımız tarafından ne denli bilinirse çocukların yönelimi ve destek o denli artar. Nitekim son yıllarda jimnastik ve yüzme başta olmak üzere bazı spor dallarına katılım bu sayede artmış, açıkçası, okçuluk ve jimnastik federasyonları her yönü ile spor yönetimine örnek olmuştur.

Türkiye oyunlar sıralamasında 35. oldu. Madalyaların çeşitli dallardan gelmesi umut verici ancak sporcu profillerine baktığımızda, okçuluk, jimnastik ve taekwondo dışındakilerde kişisel çaba ve desteklerin sistemin önüne geçtiği söylenebilir. Karate’nin Olimpiyat Oyunlarına dahil edilmiş olması madalya sayımızın övünülecek düzeyde artmasına neden olmuştur. Ancak, gelecekte böyle bir fırsat bir daha olmayabilir. Planlamaları yaparken ince eleyip sık dokumakta yarar var.

Sporcularımızın birçoğu katılımcılık, nezaket, örnek olma ve Olimpizm ruhu açısından çok başarılıydılar. Mete Gazoz bütünsellik anlamında ilham verdi ve model oldu. Busenaz Sürmeneli kararlılığı ve direnciyle iz bıraktı. Buse Naz Çakıroğlu gülen yüzü ve sempatikliğiyle gelecek kuşaklara Olimpizm ruhu açısından çok iyi örnek oldu çünkü sporda bağlantısal bütünsellik önemlidir. Salt kazanmak değil de hayatın içindekilerle anın güler yüzle tadını da çıkarmak çok önem arz eder sporda. Bunlar kültürel açıdan önemlidir. Gerçek hayattaki küçücük bir eksik sporcuların bir kısmında sporu bıraktıktan sonra sorunlara neden olabilir.

Galiba önümüzdeki zamanlarda Türkiye’yi kadınlar daha fazla başarıya taşıyacak. Bu nedenle, kadın sporcular ve anneleri daha fazla önemsememiz gerekiyor. Bir diğer konu ise eğitim ve araştırmadır. Artık bu ülke salt fizyolojik veri temelli sporcu geliştirme ve geleneksel, okulsuz ve zayıf pedagojiyle antrenör yetiştirme anlayışını masaya yatırmalıdır. Çağdaş dünyayı başarıya götüren iki temel etmen fiziksel okuryazarlık ve havuzdan da öte okyanus oluşturmadır. İş birliği ve ar-ge boyutu ise sahanın içinde olduğunda çok işe yarıyor. Bu nedenle, federasyonlar gerçekten bilimsel araştırma yapan üniversitelerle iş birliği içerisinde olmalı, antrenör ve uzmanlarının tezsiz yüksek lisans yapmaları sağlanmalıdır. Bu durum beden eğitimi ve spor öğretmenleri için de geçerlidir. Çünkü, beden eğitimi ve spor öğretmenleridir çoğunlukla çocuğu vaktinde keşfedip kulüplere yönlendiren. Onlara güvenip güçlü paydaşlar arasına katmalıyız. Spor yönetiminin ve teknik işleyişin daha fazla sivilleşmesi ise tartışma götürmez. Bürokrasinin fazla olması, asli görevlerini yapanların sporculardan daha fazla gurur kaynağı gibi görülmesi ve hayalle pratiğin örtüşmemesi zayıf halka olarak karşımıza çıkmaktadır. Göze çarpan diğer izlenimlerim ise şunlardır:

Voleybol kadın takımını hariç tutarsak takım sporlarında Olimpiyat Oyunlarında başarılı işlere imza atamamışız. Nedenlerinin araştırılmasında yarar vardır. Tokyo 2020 sayı olarak en çok madalya aldığımız Olimpiyat oldu. Bu vesile ile, madalya sahiplerini ve katkıda bulunan herkesi kutlamak lazım. Sağ olsunlar, var olsunlar. Oyunların bitiminde konuya ilişkin bazı tartışmaların olduğu görülmektedir. Doğaldır, olacaktır, olsun da. Fikirler tartışarak gelişir. Yoksa, bürokratik bakışın girdabında daralıp sıkılırız. Bu tartışmaya kısa bir katkıda bulunmak isterim. 1948 Londra Olimpiyat Oyunları ile Tokyo 2020 birkaç açıdan birbirinden ayrılır. Birincisi, katılımcı sporcu sayısıdır. 1948 oyunlarına 4.104 sporcu katılmıştır. Spor dalı çeşitliliği ise 19’dur. Biz ise 7 spor dalında 58 sporcu ile katılmışız. Bu sayılardan hesaplanacak olursa madalya oranımız 0,00292398’dir. 2020’deki katılımcı sayısı 11.091, spor dalı çeşitliliği 37’dir. Biz, 18 spor dalında 108 sporcu ile katılmışız. Madalya oranımız ise 0,00117212’dir. Basında örneklendirilen diğer bir Olimpiyat ise 2004 Atina’dır. Atina’ya katılan toplam sporcu sayısı 10.625’tir. Burada kazandığımız madalya sayısı 11, spor dalı çeşitliliği 31’dir. Oran ise 0,00103529’dur. 2004 ve 2020 oranları birbirine çok yakındır ki ülke sıralamasında altın madalya öncelikli olmak üzere sıralama yapılır. Ayrıca, lisanslı sporcu sayısı, sporcu başına harcanan para miktarı, sporcu başına düşen tesis, antrenör, çalışan vb. sayıları da konunun uzmanı bilim insanları tarafından analiz edilip yorumlanmalıdır. Tüm bunlar politika yapıcılara ışık tutacaktır. Burada, 2020 sonuçlarının küçümsendiği yanılgısına düşülmemesi gerekir. Emeği geçen herkesi gönülden kutlarız. Ancak, bilim sayılarla ve sayıların nitelikli yorumuyla konuşur. Yetkili söylemlerinin ve teknik insanların yorumlarının bu tür değişkenleri kapsamasında yarar vardır. Çünkü, insanlar geçici sistem kalıcıdır.

Hakkımızda

Spor Eğitimi Grubu; özgür, paylaşımcı, farklı fikirlere saygılı, üretken, çözüm odaklı, dinamik, gönüllü, yenilikçi, fark yaratan, araştıran, birlikte öğrenen, spor eğitimcilerinin buluşmasında köprü görevi gören bir oluşumdur